27 Ocak 2011 Perşembe

Gelsin pastalar, kurabiyeler

Bu defa uzun bir ara oldu sevgili dostlar ama güzelliklerle geri döndüm. Hepsi bir bir burada yer alacak. Öyleyse Rabia Hanım için yaptığım pasta ve kurabiyelerle başlayalım. İşte resimler :







Şimdi de pasta resimleri:


Sıra diğer kurabiyelerimize gelmişti ama resimlerinde bir problem oluştu. Problem giderilir giderilmez onlar da sizlerle buluşacak.
Hatta annemin değişik tatları da olacak. Bekleyin derim:)



13 Ocak 2011 Perşembe

Şehr-i Sitanbul

Hani şair demiş ya:
Bu şehr-i Sitanbul ki bi mislü behadır
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır
Böyle bir şehirde yaşamak ne güzel...
Ama şehr-i Sitanbul bugün çok karamsardı değil mi?
Bugün benim de havam şehr-i Sitanbul havası.
Lakin arkadaş davetindeki papatya salatam pek beğenilmiş.
O nedenle tarifini vermek istedim.
Tarifimiz ülkemizin sevgili Oktay Ustasına ait:)
Önce salatamızın resmi gelsin bakalım
Çok güzel görünüyor değil mi? :)

Malzemeler
6 tane haşlanmış patates
2 tane haşlanmış havuç
1 su bardağı haşlanmış bezelye
Biraz yeşillik (göbel salata, maydonoz, dere otu)
Kornişon turşu
2 yemek kaşığı yoğurt
1 yemek kaşığı mayonez
Damak zevkinize göre istediğiniz kadar yağ, limon, tuz ve karabiber

Yapılışı

  • Haşlanmış patatesleri bir çatal yardımıyla eziyoruz. Arzu ettiğimiz kadar yağ, limon, karabiber ve tuz ilave ediyoruz.
  • Ayrı bir kabın içerisinde yeşillikleri ve kornişon turşuları doğruyoruz.
  • Patateslerin yarısını salatanın yapılacağı kabın içerisine düzgün bir şekilde yayıyoruz.
  • Patateslerin ilk katının üzerine, doğranılan yeşillik ve turşuları alıyoruz. Turşu tuzludur ama ben yine de yeşillik üzerine biraz limon ve tuz ilave ettim.
  • Kalan patatesleri yeşilliklerin üzerine düzgün bir şekilde yayıyoruz.
  • Böylece papatya patates salatamızın süslemesi kalmış oldu.
  • Havuçları verev olarak kesiyoruz ve salatanın üzerine resimde görüldüğü gibi yerleştiriyoruz.
  • Ben bezelyeleri biraz fazla koydum ama siz, bezelyeyi ortada bir yuvarlak olacak şekilde tek sıra halinde de dizebilirsiniz.
  • Son olarak yoğurt ve mayonezi çırparak, sınırlarını bezelye ile oluşturduğunuz orta yuvarlağın içine yayıyorsunuz. Mayonez tadından hoşlanıyorsanız hiç yoğurt eklemeden sadece mayonez de kullanabilirsiniz.
  • Ben üzerine biraz da pul biber serptim.
  • Ve papatya salatamız bitmiş oldu. Herkese afiyet olsun:)




7 Ocak 2011 Cuma

Yeni Yılın İlk Daveti

Günler, haftalar, aylar derken iyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık. Özgün'ün söylediği bir şarkının sözlerini çok severim: Zaman değil geçen, ömürmüş anlamadık... Gerçekten öyle değil mi? 2011'de umarım herkesin ömrü güzelliklerle ve hep hatırlamak isteyecekleriyle olaylarla geçer.

29 Aralık 2010 Çarşamba

TEŞEKKÜRLER:)

İzleyici olarak katılan ve katılmayan, yorum bırakan veya bırakmayan ama orda olduklarını ve şehrimi ziyaret ettiklerini bildiğim sevgili şehr-i hilal dostları, hepinize gönülden teşekkürler...
Hafta sonu okuduğum bir habere göre geleceğin mesleği blog yazarlığı imiş. İşte ben de bu haberden kısa bir süre önce blog dünyasına adım atmış oldum. Bakalım devamı nasıl gelecek?
Bugün Şehr-i Hilal'de biraz heyecan var. Çünkü cumartesi günü iş arkadaşlarımı ağırlayacak olmanın telaşı sardı şimdiden. Tatlı ve tuzlu neler yapmalıyım, sofra düzeni nasıl olmalı, hangi tabaklar, peçeteler kullanılmalı?.. İşte bunlar gibi pek çok soru geçiyor zihnimden. Soframızın en güzel fotoğrafları, menümüz ve yiyeceklerimizin tarifleri tabi ki en kısa zamanda burada yerini alacak. Bu arada hatırlatmadan olmaz: Bir süre sonra Şehr-i Hilal'in şeker hamurlu pastalarının resimleri ve tarifleri de burada olacak. Yani o dünyada da yerimi aldım:) Hatta sipariş bile verebileceksiniz.

19 Aralık 2010 Pazar

Hoşgeldiniz Şehr-i Hilal’e

Merhabalar, yolu şehrime düşen güzel insan.
Bu şehir neden mi kuruldu?
İstedim ki baki kalan bu kubbede bir hoş sedam olsun. Hani Yaradan dünyayı yarattıktan sonra bir de insanı yaratmış ya güzellikleri görülsün, bilinsin diye. Ben de istedim ki yaptıklarımla yalnız kalmayayım herkesle paylaşayım. Sevgiler paylaşıldıkça artar, üzüntüler azalırmış ya. Söz uçar, yazı kalırmış ya…
Herkesin bu şehirde aradığını bulacağı gibi bir iddiam yok. Bu şehirde havalar bazen puslu, bazen bulutlu, bazen alabildiğine aydınlık, bazen alabildiğine karanlık olacak… Bazen edebiyat, kimya; bazen sanat, yemek olacak.
Haydi bekliyorum şehrime gün doğarken ya da güneş batarken, bir yağmur sonrası ya da ay ışığını izlerken…